Hariciler Kuran mahluk mudur ?

Berk

New member
Hariciler Kuran Mahluk Mudur?

Hariciler, İslam tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan ve zamanla birçok farklı grup ve görüşü doğuran bir mezhep olarak karşımıza çıkar. İslam toplumunun ilk yıllarında ortaya çıkan Haricilik, özellikle Hz. Ali'nin halifeliği sürecinde ortaya çıkmış ve sonra birçok farklı koldan çeşitlenmiştir. Peki, Hariciler Kuran mahluk mudur? Bu soruya geçmeden önce, Haricilerin tarihsel arka planına ve İslam'daki yerine bakmak gerekir.

Haricilerin Tarihsel Arka Planı

Haricilik, ilk olarak 656 yılında, Cemel Savaşı ve Sıffin Savaşı gibi önemli olayların ardından ortaya çıkmıştır. Bu savaşlar, özellikle Hz. Ali'nin halifeliği döneminde Müslümanlar arasında ciddi bir ayrışmaya neden olmuş ve Hariciler, bu ayrışmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hariciler, genellikle "kardeş katili" olarak nitelendirilen Hz. Ali'nin, Muaviye ile olan çatışmalarında üçüncü bir yol seçmesini ve bu süreçte haklı olan tarafı bulmalarını istemişlerdir. Sonuçta, Hariciler, "İslamda yalnızca Allah’ın hükmü geçerlidir" ilkesine dayanarak, hem Hz. Ali'yi hem de Muaviye'yi suçlamışlardır.

Hariciler Kuran’a Ne Zaman ve Nasıl Yaklaştılar?

Haricilerin Kuran’a yaklaşımı, oldukça keskin ve netti. Onlar, Allah’ın kelamını doğrudan kabul eder ve hiçbir şekilde yorumlamayı kabul etmezlerdi. Hariciler için Kuran, Allah'ın değişmez ve kesin emirlerini içeren bir kitaptı. Bu yüzden de Kuran'a yaklaşımda hiçbir şekilde insana ait bir düşüncenin veya yorumun kabul edilmediği bir anlayış hakimdir. Hariciler, Kuran’ın her türlü şerh ve yoruma kapalı olduğu düşüncesini savunmuşlardır.

Bu noktada, Kuran’ın "mahluk" olup olmadığı sorusu gündeme gelir. Hariciler, Kuran'ı bir "mahluk" (yaratılmış bir varlık) olarak kabul etmezler. Onlar, Kuran'ın Allah’ın kelamı olduğuna inanır, dolayısıyla Allah'ın kelamı bir yaratılmışlık değil, doğrudan ilahi bir gerçekliktir. Bu anlayış, Hariciler için Kuran’a karşı takınılan duruşu netleştirir.

Kuran Mahluk Mudur?

Kuran’ın mahluk olup olmadığı sorusu, İslam düşüncesinde çok tartışılan bir meseledir. Klasik dönemde, özellikle Emevi ve Abbâsî halifeliklerinde bu soruya dair farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Hariciler, Kuran’ın Allah’ın kelamı olduğunu ve yaratılmış bir şey olmadığını savunsalar da, tarih boyunca özellikle Mutezile gibi bazı İslam mezhepleri, Kuran’ı mahluk (yaratılmış) olarak kabul etmişlerdir. Mutezile’ye göre, Kuran bir yaratılmışlık taşır çünkü o da bir sözdür ve her söz, bir şekilde yaratılmış bir şeydir.

Ancak, Hanefi, Şafi ve Maliki gibi birçok İslam mezhebi, Kuran’ı mahluk olarak kabul etmez ve onu yaratılmamış olarak görürler. Bu görüş, özellikle Ehl-i Sünnet tarafından benimsenen ana akım düşüncedir. Ehl-i Sünnet inancına göre, Kuran, Allah’ın ezeli kelamıdır ve yaratılmışlık ile bir ilgisi yoktur. Bu yüzden Hariciler, Kuran’ı yaratılmış bir şey olarak kabul etmeyenler arasında yer alırlar. Onlar, Kuran’ın ezeli ve ilahi bir gerçeklik olduğunu savunmuşlardır.

Haricilerin İslam’a Katkıları ve Eleştirileri

Hariciler, İslam toplumunun ilk yıllarında, özellikle güç ve iktidar anlayışlarıyla eleştirilen ve karşı çıkan bir grup olarak bilinmektedir. Hz. Ali’nin halifeliği sırasında ortaya çıkan Hariciler, güçlü bir şekilde "adalet" vurgusu yapmışlar ve İslam’ın esaslarına aykırı hareket edenleri kınamışlardır. Onlar için, Kuran’a ve sünnete aykırı hareket edenlerin, hiçbir şekilde affedilmemesi gerekir. Hariciler, İslam’ı oldukça katı bir şekilde savunurlar ve toplumu düzeltmeye yönelik güçlü bir eleştirisel bakış açısına sahiptirler.

Haricilerin bu tutumu, zamanla onları İslam dünyasında marjinal bir grup haline getirmiştir. Onlar, hem siyaseten hem de dini anlamda pek çok konuda sert bir yaklaşım sergileyerek, başta Hz. Ali olmak üzere, dönemin halifelerini ve yöneticilerini hedef almışlardır.

Haricilerin Kuran’a Yorumları ve Katı Yorumculukları

Hariciler, Kuran’a yaklaşırken her türlü yorumu reddetmişlerdir. Bu durum, onların "katı yorumculuk" anlayışlarını da doğurmuştur. Hariciler, Kuran’ın anlamını sadece harfiyen kabul eder, metnin zahiri anlamına dayanırlar. Bu bakış açısı, onları daha dogmatik ve katı bir İslam anlayışına sürüklemiştir. Bu da, zamanla Haricilik mezhebinin diğer İslam gruplarıyla olan ilişkilerini gerginleştirmiştir. Onların yorum yapmayı reddetmeleri, farklı düşünce akımlarına karşı bir duruş olarak kabul edilmiştir.

Sonuç: Hariciler ve Kuran'ın Yaratılmışlık Durumu

Sonuç olarak, Hariciler Kuran’ı yaratılmış bir varlık olarak kabul etmezler. Onlar, Kuran’ı Allah’ın kelamı olarak kabul eder ve ona karşı herhangi bir şüpheye yer bırakmazlar. Ancak, İslam dünyasında Kuran’ın mahluk olup olmadığına dair farklı görüşler bulunmaktadır. Haricilerin bu meseleye bakış açısı, onların İslam’a ve Kuran’a olan katı tutumlarını da ortaya koymaktadır. Bu noktada, Kuran’ın yaratılmamış olduğuna inanan Ehl-i Sünnet akidesi, Haricilerin inancıyla paralellik gösterir.

Hariciler, Kuran’ın Allah’ın ezeli kelamı olduğunu savunmuş ve bu görüşü, onların İslam anlayışındaki temel ilkelerden biri haline getirmiştir. Onların Kuran’a olan yaklaşımı, İslam tarihindeki diğer mezheplerden farklı olsa da, bu görüş, Haricilerin en temel inançlarından biri olarak kalmaya devam etmiştir.